9 Ağustos 2013 Cuma
ömür boyu esenlik
Bu eser, mantıken çok saçma gelse de, benim bu çağda hissettiğim ve gözlemlediğim bir olgudan bahsediyor: Çevrede bir mutluluk pazarlaması var; mutluluklarımızı yarıştırıyor; adeta daha mutlu olmayı amaçlıyor ve daha mutlu olduğumuzu ispatlamak için mutlu olmayı istiyoruz.
Hepimiz mutlu olmayı istiyoruz? Ama mutlu olduğumuzu nasıl biliriz? Burada işimizi kolaylaştıran bir ölçüt, yazara göre şu; insan kendi kendine mutlu olup olmadığı sorusunu sorduğunda, zaten mutlu değildir.
Yazar, mutluluk ile ilgili etraflıca düşünmüş ve onun birincil amaç olarak arkasından koşulmasını yanlış buluyor. "Mutluluk, ikincil amaçlara doğru ilerlerken rastlanan ya da rastlanmayan bir dolaylı sanat olarak kabul edilmek yerine, hemen ulaşılabilen ve destek reçetelerinde sunulan bir hedef olarak öneriliyor." Karşı çıktığı bu.
Bu noktada "sıkılma" kavramına da uğrayan yazar, "sıradanın altındaki şaşırtıcı güzelliği meydana çıkarmak gerekiyor. Sıkıcı olan asla gerçeklik değil, benim bakışım" diyor. "Sıkıntı olmadan, şeylerin tatsızlaştığı zamana ilişkin bu uyuşukluk olmadan, kim bir kitabın kapağını açacak, doğduğu şehri tek edecekti?" diye soruyor.
Ayrıca, bugün "neden mutlu değilim" duygusuyla kendini kötü hissedenlere, "hayat her zaman, her şeyden önce bir vaattir, bir program değil" diyor.
Ek olarak, bizim önceki nesillerden farkımızı şöyle yorumlaması dikkatimi çekti: "Değişen, önceki nesillere oranla daha çok sayıda felaket yaşıyor olmamız değil, bunlara karşı ruhsal hazırlıksızlığımızdır."
Yazarın vardığı sonuca göre, "mutluluk, ancak başka bir şey ararken karşımıza çıktığına göre, her zaman ve her yerde ikinci planda tutulmalıdır."
Kateşizm: Hristiyanlıkta dini törenlerde kullanılan ritüellerin ve uygulamaların, duaların ve ilahilerin retorik olarak öğretilmesi işi. (vikisözlük)
Mezamir: Makamla okunan Zebur sureleri. (tdk)
Takdis: Kutsal sayma, kutsama. (tdk)
Ekorşe: İnsan ya da hayvan figürünü, kas yapısını göstermek amacıyla derisi yüzülmüş olarak betimleyen anatomik çizimdir. (uludağ sözlük)
Heteronomi: İmmanuel kant'a gore otonomi'nin tam tersidir. Tam anlami groundwork for the metaphysics of moralsda; 'insanin kendi secmedigi tutku veya arzulara gore davranmasi', diye gecer. otonomiyi ise ayni calişmada Kant, insanin kendi belirledigi kurallara gore davranmasi olarak tanimlar. (ekşisözlük)
Otarşi: Yurdumuzda yerli malı haftası aracılığı ile yıllarca propagandası yapılmış ekonomik anlayış.(ekşisözlük) Bir ülkenin kendi kendine yeterliliği (vikisözlük).
Kitsch: Var olan bir tarzın aşağı bir kopyası olan sanatı sınıflandırmak, ifade etmek için kullanılan Almanca bir terimdir. (vikipedi)
Alegori (Yerine): Bir görüntü, bir yaşantı veya bir davranışın daha iyi kavranmasını sağlamak için göz önünde canlandırıp dile getirme sanatıdır. Soyut bir düşünceyi heykel ya da resim ile göstermek, örneğin adalet düşüncesinin gözü bağlı ve elinde terazi bulunan bir kadınla(Themis) anlatılması gibi.
Kutadgu Bilig (Yusuf Has Hacib) Türk yazınındaki alegorik yapıtlardandır. "Adalet", "Saadet", "Devlet" ve "Akıl" iyi bir devletin nasıl olması gerektiğini tartışır. Bu soyut kavramların insan niteliği ile verilmesi "yerine"dir. Daha çok fabl'larda görülür. (vikipedi)
Parya: Herkes tarafından hor görülen ve aşağılanan kimse, ayaktakımı (tdk).
Esrime: Sarhoş olma işi (tdk).
Homeopati: Bir hastalığın, hastalık belirtilerini sağlam bir insanda ortaya çıkarabilecek maddelerin çok düşük dozlarda hastaya verilmesiyle tedavi edilebileceği inancına dayanan bir alternatif tıp yöntemidir. İlk olarak Samuel Hahnemann (1755-1843) tarafından 1796 yılında uygulanmaya başlanmış olan homeopatide, ilaçlar arka arkaya defalarca seyreltilerek hazırlanır. Seyreltme işlemi sonunda ilaç, genellikle aktif maddeden bir adet molekül bile barındırmaz (1 birim aktif madde 1030 birim suya eklenir, yani ilacın içerisinde 1 adet molekül barındırma şansı kabaca milyonda 1'dir). Seyreltme işlemi nedeniyle Homeopatik ilaçların farmakolojik herhangi bir etkisi yoktur.
Homeopati'nin plasebo etkisi dışında bir faydası olduğu bilimsel ve klinik olarak kanıtlanamamıştır. Homeopatik ilaçlar genellikle herhangi bir aktif madde barındırmadıkları için zararsız kabul edilirler. Fakat bu ilaçların geleneksel tıbbın yerine kullanılması hastaları tehlikeye atabilir.Homeopati alternatif tıp kategorisine giren bir tedavi çeşididir ve kullanılmadan önce mutlaka uzman bir hekime başvurulması gerekir (vikipedi).
Allopati: Savaşılması gereken hastalığın belirtilerine karşıt belirtiler meydana getiren ilaçların verilmesini öngören ve en çok kullanılan tedavidir. Örnek vermek gerekirse: yanık yarasına buz basmak (ekşisözlük).
Gulag: Sovyetler Birliği hükümeti aracılığı ile yönetilen akronimiyle oluşan cezai çalışma kampları sistemi. Sovyet rejimi karşıtı unsurların (politik suçlu) hızla kovuşturulması ve toplumdan soyutlanması için 25 Nisan 1930 tarihinde kurulan bir tür yargı ve infaz sistemidir. Zaman içinde Sovyetler Birliği'nin birçok yerinde çok sayıda çalışma kampını da bünyesinde barındırır olmuştur. Batı dünyası Gulak kavramını ilk kez Aleksandr Soljenitsin'in Gulag Takımadaları kitabıyla tanıdı(vikipedi).
İdil: Kır yaşamı içinde aşk konusunu işleyen kısa şiir (tdk).
Senkretizm: Terim, Oxford İngilizce Sözlüğü tarafından basit bir şekilde "farklı din, kültür veya düşünce okullarının birleşimi" olarak tanımlanırken, Türk Dil Kurumu Güncel Türkçe Sözlük'te "Birbirinden ayrı düşünce, inanış veya öğretileri kaynaştırmaya çalışan felsefe sistemi" olarak tanımlanmıştır. Kültürel bir fenomen olarak senkretizm, edebiyat, müzik, mimarî, temsilî sanatlar ve diğer kültürel ifadelerde de gerçekleşebilir. Bununla birlikte eklektizmden farklıdır. Ayrıca senkretik siyasetten de söz edilebilirse de siyasî sınıflandırma açısından bu bağlamda terimin anlamı biraz daha farklıdır (vikipedi).
Leitmotiv: Edebiyata müzik alanından geçen bir kavramdır. Esası, bir müzik parçasının tekrarlanan nakaratıdır. Edebiyatta, özellikle roman sanatında rağbet gören teknik bir unsurdur.
Romanın değişik bölümlerinde, çeşitli nedenlerle- vesilelerle tekrarlanan ifade kalıbıdır.
Peyami Safa'nın Dokuzuncu Hariciye Koğuşu'nda Nüzhet'in kahkaları, Yalnızız romanında "çay iç" cümlesi, Oğuz Atay'ın Tutunamayanlar romanında Olric'in "efendim" ifadesi, Turgut'un "bat dünya bat" sözü birer leitmotiv örnekleridir (vikipedi).
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)

Hiç yorum yok:
Yorum Gönder