Bu kitapta, Anais şahsında, ailesiyle ilgili hiç bir bilgiye sahip olmayan bir çocuğun duyguları ve düşünceleri var. Bu kız, bir deney bileşeni olduğunu düşünüyor.
"Sırf hiçbir yere ait olmayan kimsesiz birinin ne kadar zorluğa katlanabileceğini görmek için bir deney çerçevesinde beni yaratıp büyüttüler. Hiçbir şeye sahip olmamak matrak bir şey; kaybedeceğim bir şeyin olmadığı anlamına geliyor."
Bir şeyi yoksa da bir zihni var:
"Hayali fotoğraf makinemle resmini çektim ve hayali galerime astım."
"Acaba, biyolojik annem gerçek doğum günümde beni düşünüyor mudur? Veya belki de bir bilim insanı bir deney tüpüne şefkatle bakıyordur."
"Eğer idam cezasına çarptırılırsam son üç dileğim şöyle olur:
Birincisi: uçmak.
İkincisi: bir başarı elde etmek.
Üçüncüsü: gerçek annemin, babamın veya büyükannemin gözlerinin içine bakarak, gerçekten de beni üretenin deney olmadığını anlamak."
"Ya deney yoksa? Ya benim hayatım kimse için hiçbir önem arz etmeyecek kadar değersizse?"
İşte bu çok acı verici olduğu için, doğum günü oyunu oynuyor. Bu oyun şöyle oynanıyor: Şöyle bir annem var; böyle de bir babam olsun. Şöyle şöyle teyzelerim var; biri şurada, diğeri burada oturuyor. İşte bu ayrıntıları her oyunda değiştiriyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder