11 Ekim 2014 Cumartesi

Nasıl Filozof Olunur?

Evet. Ben de filozof olmak istiyorum. Tabi, çok zorsa, vazgeçme hakkım saklı olsun.

Yakaladığım ilk ilginç şey şu: Filozoflar tahminde bulunmazmış. Varsayımda bulunmaktan kaçınmaları gerekirmiş.

Yazar, "cehaletin göklere çıkarıldığı bu çağda", bu kitabı okumak istemenin çok önemli olduğunu söylüyor.

Felsefe öğretmeni olmanın zorluklarından biri: "felsefe tarihinin tozlu raflarında çoktan yerini almış bayat bir argümanla karşınıza gelen öğrenciyi sabırla dinlemeyi öğrenmek"

Böyle bir durumda yazar, öğrenciye: "Senin bu fikrini büyük filozof Descartes bundan yüzyıllarca önce çok daha ayrıntılı olarak ortaya koymuştur." Yazar, bunu  söyleyince, öğrenci üzülmüyor; "hatta böyle büyük bir filozofun düşündükleriyle aynı şeyi düşünmüş olmak egosunu bile okşuyor"muş.

Geçmişte öne sürülen fikirlerden haberdar olmak iyi. Çünkü: "Kadim felsefe oyununda güvenilir usullerden, engin argümanlar denizindeki temel pozisyonlardan, devasa bakış açılar şebekesi içindeki ana akımlardan haberdar olma kesinlikle daha iyi bir filozof olmanıza yardım edecektir."

"Felsefenin küçük bir tümseği olmak cehaletin büyük bir hendeği olmaktan iyidir."

"Araştırmalar felsefe eğitimi alanların çok iyi öğretmen, avukat, doktor, bilgisayarcı, pazarlama stratejisti, gazeteci, hatta tesisatçı olduğunu göstermektedir."

Bak sen pamukkafalılara:

"Elbette, filozofların tutarlı düşünme ve akıl yürütme hünerleri başlarına dert de olabilir. Ne yapalım ki bazılarının kafasının içi pamuk doludur. Filozof bunların düşüncelerindeki tutarsızlıkları ve bakış açılarının saçmalığını açığa vurduğunda bizim "pamukkafalılar" bundan hiç de memnun olmazlar. Filozofu "ukala dümbeleği" olarak görürler, onu aşağı çekmek için ellerinden geleni artlarına koymazlar. Kadim Yunan filozofu Sokrates'in başına gelenler tam da budur. Sokrates birçok güçlü Atinalının aslında hiçbir şey bilmediğini göstermiştir. Halkın gözü önünde aşağılandıklarını düşünen bu insanlar da sonunda Sokrates'e dersini vermişlerdir: Sokrates'i baldıran zehri içerek ölüme mahkum etmişlerdir."

Filozofların nihilizme düşme riskinin hayırlı bir yere gidebileceği:

"Hayatın toptan saçma olduğu yargısı umutsuzluğa yol açar mı? Aslında bu nihilistik felsefi konuma toslayan birçok filozof bu mağlubiyetten büyük bir zafer çıkarmasını bilmiştir: Şayet hayat toptan saçmaysa ve kendinde bir anlama sahip değilse, o zaman her bir tekil hayatın anlamı kişinin ona verdiği anlam olacaktır. Friedrich Nietzsche ve Jean-Paul Sartre gibi varoluşçu filozoflarca savunulan bu anti-nihilistik konum kişisel düzeyde hem olumlu hem de güçlendirici bir etkiye sahiptir."

"Felsefe insanlığın felsefe yaparak biriktirdiği her şeydir... İnsan yaşamına dair hiçbir şey filozofların incelemesinden ve analizinden kaçamaz...Felsefenin de felsefesi vardır... Birçok kişi gibi, filozoflar da takıntılıdır."

"Felsefe kullandığımız sözcüklerin anlamlarıyla ilgili karışıklıkları ortadan kaldırma derdindedir... Doğrusu tanımlamaya yönelik takıntımla felsefe öğrencilerimi canlarından bezdirdiğimi söyleyebilirim. Ama onların da "tanım meselesi"nin önemini anlamamakta gösterdikleri inatla beni çileden çıkardıkları olur."

"..Bir öğrenciden "cinayet"i tanımlamasını istediğimde, "Cinayet, işte, biri öldürüldüğünde olan şeydir" diyebilir. Cevabın doğru yolda olduğunu söyleyebiliriz. Ne de olsa "öldürülmekten" bahsetmektedir. En azından cinayetin iki ayaklı, tüylü ve kanatlı bir mahluk olduğunu söylememektedir. Yine de bu "cinayet"in tanımı değildir, çünkü her cinayet birinin öldürülmesini gerektirse de birinin öldürülmesine ilişkin her örnek cinayet değildir."

(taammüden)

"Felsefenin insanların aklına öylesine geliveren inançlarla, tutumlarla, görüşlerle, değerlerle, kanaatlerle bir ilgisi yoktur. Felsefe insanların tutumlarının, inançlarının, görüşlerinin, değerlerinin ve kanaatlerinin ardındaki akıl yürütme süreciyle ya da bu akıl yürütme sürecinin eksikliğiyle ilgilidir. Felsefe öğrencilerim felsefe sınavlarında ne yazacaklarını şaşırdıklarında sık sık bana "Kendi görüşlerimizi yazabilir miyiz?" diye sorarlar. Onlara verdiğim cevap şudur: "Elbette kendi görüşlerinizi yazabilirsiniz, ama bunların gerçekten sizin görüşleriniz olup olmadığının bir önemi yoktur." Burada önemli olan, savınızı desteklemek için kullandığınız sebepler ve kanıtlardır. Gerçek bir filozof mu olmak istiyorsunuz? O zaman inançlarınıza ve görüşlerinize sağlam, yansız ve nesnel bir akıl yürütme yoluyla ulaşmış olmanız gerekir."

"Eğer insanlara çelişkilerini göstermekten kendinizi alamazsanız, çevrenizde "ukala dümbeleği" olarak tanınmanız kaçınılmazdır. Ayrıca intikam planları da hemen devreye sokulacaktır. Ne olsa insanlar önce eylemde bulunur sonra düşünürler. Gerçekten bilgeyseniz şunu unutmayın: Bazen en bilgece şey ağzını kapalı tutmaktır."

"Platon çok ustalıklı bir şekilde politik erki şehvetle arzulayanlara bu gücün verilmemesi gerektiğini savunmuştur."

Azıcık bile mesafe alamamak ne kötüü: "Bilgi teorisinde tuhaf olan, bir filozofun bilginin ne olduğunu bildiğini iddia ettiği anda karşılaştığı sorudur: "Bildiğini nasıl biliyorsun?"

"Global şüpheciler denilen bazı filozoflar her şeye itiraz ederler. Onlara göre ne deneye ne akla dayanarak bir şeyi kesin olarak bilmek mümkündür. İstersek bu epistemoloji oyununa katılabilir ve onlara bu iddialarını nasıl bildiklerini sorabiliriz."

Felsefeyle uğraşmanın tehlikesini nasıl da ima ediyor: "Eğer biraz daha ilerlemek istiyor, normatif, meta ve uygulamalı etiğin sularında kayığınızı yüzdürmek ya da batırmak istiyorsanız size şimdilik iki kitap önerebilirim.."

"Size içinde bulunduğunuz ya da bulunduğunuza inandığınız dünyaya dair küçük, özgül bir felsefi sorun vereceğim."

"Yazmak düşünmektir."

"Gerçeklik" terimi bir yere demirleyemeyeceğiniz ve gerçekten neye atıfta bulunduğunu bilemeyeceğiniz kadar kaygan bir terimdir."

"Budistler meseleyi çok daha şairane bir şekilde ifade ederler: Şu anda bir insan olduğu rüyasını gören bir kelebek olabilirsiniz. Ama aniden uyanıp da kendinizi güzel bir yaz sabahında kuşlar tarafından yenilmemek için kanat çırpıp duran bir kelebek olarak bulduğunuzda, aslında birden rüyasında bir kelebek olduğunu görmeye başlayan bir insan olmadığınızı nasıl bilebilirsiniz? Şüphe oyununu unutmayın. Belki de rüyasında bir insan olduğunu gören bir kelebeksiniz. Belki de bu kitabı okuduğunu hayal ederek lahanalar arasında kanat çırpan bir kelebeksiniz. Kim bilir?"

"Descartes, felsefe yapmanın, otoritelerin öne sürdüğü fikirleri sorgusuzca kabul ederek başlayamayacağını göstermiştir. Felsefe varoluşun gizemiyle önyargısız ve önkabulsüz karşılaşan bireysel aklın sorduğu şu sorularla başlar: "Varoluş nedir, onunla ilişkili olarak ben neyim, onun hakkında kesin olarak ne bilebilirim?

Bak uçuyoruz:

"İşitme olmadan ses olur mu? Hiç kimse tarafından deneyimlenmediğinde dünya neye benzer? Deneyimlendiği zamankiyle aynı dünya mıdır yoksa tamamen farklı mıdır?"

"Hiç kimsenin olmadığı yer nasıldır?"


filateli: Posta pullarını konu edinen uğraş alanına verilen isim.
taammüden: tasarlayıp kurarak.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder