25 Haziran 2014 Çarşamba

Düşün Bakalım / Çocuklar için Felsefi Sorular

Felsefe yapmak, çoooook yüksek seviyelerdeki adamların işi değilmiş. Çocuklar da felsefe yapıyor. Bazı sorular çok güzel bence.
İlk önce, neden felsefe yapalım? Yazarlara göre, "düşünmek, her şeyden önce keyif vermeli."
Beynini güçlü olana kira verme anlayışında olan bir çoğunluk var bence. Çünkü, garanti olan, güvende olmayı sağlayan, böyle bir anlayış. E böyle bir anlayışta, çocuklara, kendi düşüncesini oluşturma tutumu kazandırmak, ne kadar sağlıklı, tabi muamma; kabul ediyorum.

Bir soru: "Niçin korkarız?"
"Korku, fren midir; yoksa motor mu?"
Yazarlar şu sorularla yolu açıyorlar: "Ama yarışma kaybetmek gibi bir korkumuz olmasa, tutkuyla girer miydik yarışa? Ölümden korkmasak, mümkün olduğu kadar, hayatın tadını çıkarmaya çalışır mıydık?"

Bir soru daha: "Neden saçmalarız?"
Bence çok önemli bir soru: "Neyin saçmalık olduğuna kim karar verecek?"
"- Ana babalar ve öteki yetişkinler: Yetişkinler, bizim büyümemize yardımcı olmak için var. Neyin saçmalık olduğunu, neyin olmadığını genellikle bilirler.
- Kurallar ve yasalar
- Dostlar, arkadaşlar
- Biz kendimiz"

Bir soru daha: "Hayatta başarılı olmak ne demek?"
"Her konuda başarılı olamayız. Hayatta başarılı olmak için hiçbir zaman geç değildir. Hayatta başarılı olup olmadığımızı bir tek kendimiz söyleyebiliriz."

"Cesur olmak ne demek?"
"Korku, hayatımızda gereğinden fazla yer kaplarsa, özgür davranmamızı engeller. Korkuyu denetleyecek bir güç gerekir; o da cesarettir." Bu kavramları ilişkilendirmek hoşuma gitti:) "Korkmazsak, cesur olamıyormuşuz."

"Her durumda itaatkar olmak şart mı?"
"Yetişkinlerin hepsi, kendilerine körü körüne itaat edilecek kadar güvenilir değildir."

"Akıllı olmak ne demek?"
"Herkes hata yapar. Akıllı insan, hata yaptığını fark eden, bunu kabul eden ve hatalardan ders çıkarıp kendini geliştiren insandır."
"Akıllı insanlar ötekilerden daha mı iyidir?"
Ama en nazik, en merhametli olan?

"Her zaman nazik davranmak şart mı?"
"Çoğu kez, nazik davranırsak bizi daha çok seveceklerini düşünürüz. Ama bazen de, hayır demeyi bilemediğimiz için nazik davranırız."
"Kötülük yapan birine de nazik davranmak zorunda mıyız?"
Ben değilim; herkes kendi kararını versin. Madem üşenmiyor, kötülüğünü yapıyor; illa ki hesaplaşacağız.



19 Haziran 2014 Perşembe

Gürültü / Sesin Beşeri Tarihi

Sesin, insanoğlu için gerçekten, ilk çağlardan itibaren öyküsü anlatılmış.
Bi şuna bakın: Arkeologlar bir deney yapmış. "Deney sırasında etraflarını saran sesin ansızın değiştiğini hissettiklerinde fenerlerini yaktılar. Genelde tam bu noktada duvardaki veya tavandaki bir resimle karşılaştılar... Çarpıcı olansa, mağara nerede en ilginç sesi çıkarıyorsa, tarihöncesi sanatın en ilginç toplaşma noktasının da büyük bir ihtimalle orada bulunmasıydı."

Şunu Platon yazmış; dikkate değer:

"İnsanlar [yazı yazmayı] öğrenirse, ruhlarına unutkanlık aşılanır: Hafızalarını çalıştırmaktan vazgeçerler, çünkü artık kendi kendilerine bir şeyleri hatırlamaya çalışmaz, yazılı şeylere güvenirlerdi."

Bi de şuna bak:

"Ses, özellikle insan sesi sınırlandırılamaz. Söz bir kez söylendiğinde, artık tek bir insana değil, "bu dünyaya" ait hale gelir."

Peki iyi hatipler hakkında söylenen şu ne:

"İyi konuşamıyorsanız idareci olma şansınız yoktu. Gelgelelim iyi konuşmak, birçok erdemin yanı sıra, birçok günahı da kapsayabiliyordu. Oy kullanan halk, en başından itibaren, ikna edilmekle aldatılmak, teşvik edilmekle razı edilmek, coşturulmakla dolduruşa getirilmek arasında çok ince bir çizgi olduğunu biliyordu."

1552 tarihli İngiliz yasasına bak:

"Yasa, hiç kimsenin - en azından akşam saat dokuzdan sonra- karısını veya hizmetkarını döverek herhangi bir  "gürültü" yapmaması gerektiğini söylüyordu."

Velhasıl, kendi çapında iyi bi kitap. Zaten her kitabın müthiş derin olmasını bekleyemeyiz. Bu da kendi açısından iyi.

sözlük:

esrik: sarhoş
amplification: sesi yükseltme.
takdis: kutsal sayma.
püriten: Kutsal kitapları yeniden ve değişik bir anlayışla okumaya özen gösteren.