
Kliniğin Doğuşu'nu ünlü yazar Fuko yazmış. Eee Foucault okumakla övünenleri gördükten kelli, kafama koydum, yıllardır bekleyen bu kitap okunacaktı. Başlayınca kolay olmadığını hemen anladım. Ama vazgeçmedim, zevk aldığım kitapları okumak için bunu tamamlamak zorundaydım. Zavallıyı sıkıcı ve anlaşılmaz olduğu için fırlata fırlata bu hale getirdim. Ve sonuç, anlamadığım o kadar çok şeyi atlamış olabileceğimi düşünüyorum ki. Ve aynı zamanda öyle sıkıcı bir kitaba bir daha bakmak istemiyorum ya. Eğer biri okumaktan soğutulacaksa, doğru adreslerden biri bu kitap. Yazarından mı, çevirmeninden mi bilemedim. Olmaz ama, yani bir adamın kafası doluysa, elbette düşüncelerini basitleştirmesin, biz onun seviyesine çıkalım. Ama anlamayı kolaylaştırmalı ya. Fuko'yla aramız hala yok. Napalım ben elimden geleni yaptım. İşte kitaptan çıkardığım bir kaç mesaj:
"Kendine geçmişe dair sorular sormayanın önceliği olmaz."
"Beyin kanaması bütün duyuların bütün istemli hareketlerin kullanımını kaybettirir; ama solunumu ve kalbin hareketlerini bağışlar."
"Bireylerin yaşam koşullarına ve yaşam tarzlarına bağlı olan hastalıklar devirlere ve yerlere göre değişiklik gösterirler. Ortaçağda, savaşlar ve kıtlıklar döneminde, hastalar korku ve tükenmişliğe (beyin kanamaları, eritici sıtma) terk edilmişlerdi; ama XVI. ve XVII. yüzyıllara gelindiğinde, vatan duygusunda ve vatana karşı yükümlülükte gevşeme görülür; bencillik kendi içine çekilir, sefahat ve oburluk alır gider (cinsel hastalıklar, bağır ve kan tıkanmaları); XVIII. yüzyılda, zevk arayışı hayal gücünden geçer; tiyatroya gidilir, romanlar okunur, boş sohbetlerde coşulur; gece uyunmaz gündüz uyunur; isteriler, ipokandriler, sinir hastalıkları bu yüzdendir." (Maret, 1771).
"Boş düşler kurucusu Lanthenas, tıbbın kısa ama tüm bir tarihin ağırlığını taşıyan tanımını yaptı: "Sonunda, tıp olması gereken şey, doğal ve toplumsal insanın tanınması olacaktır."
"Hastane, yoksulların gerçek ihtiyaçlarını karşılamayan, hasta insanı sefalet ayıbı içinde bırakan çağdışı bir çözümdür. İnsanoğlunun ağır işlerin tüketiciliğini ve ölüme götüren hastaneyi bir daha görmeyeceği ideal bir düzen olsa gerek. "İnsan ve meslekler, ne hastane, ne düşkünler yurdu için yaratılmıştır. Bütün bunlar korkunç şeylerdir."
"Hastane alanı belirsiz bir alandır: Kuramsal olarak özgür ve doktoru hastaya bağlayan bağın sözleşmesel olmamasından dolayı deneylemenin soğukluğuna açıktır; genel olarak insanı evrensel biçimiyle sefalete bağlayan suskun - ama sıkıştıran- sözleşme gereği, yükümlülükler ve manevi sınırlamalarla döşeli bir alandır."
"Belirtilerin ötesinde, artık patolojik öz yoktur: Hastalıktaki her şey kendinden görüngüdür; bu ölçüde, belirtiler, birinci nitelikte çocuksu bir rol oynarlar: "Bir araya gelmeleri hastalık denilen şeyi oluşturur." (Broussonnet)
"Belirti, açığa çıkmış durumdaki hastalıktır."
"Göstergeler ve belirtiler aynı şeydirler ve aynı şeyi söylerler: Şöyle ki, gösterge belirtinin tam olarak ne olduğunu söyler."
"Balgam çıkarmalı bir zatürree başlangıcı vakalarında, sancının aniden kesilmesi, nabzın gittikçe zayıflaması bir akciğer "epatizasyonunun" göstergesidir. Dolayısıyla, farka eşzamanlılığa ya da ardışıklık ve sıklığa duyarlı bir bakış altında, belirti gösterge olur."
"Bilgileri en üst yetkinlik düzeyine çıkmış bir doktor için, bütün belirtiler göstergeler haline gelebilir." (Demorcy-Delettre, 1810)
"Kararını oluşturmadan, hala işleyen bir anlam ilgisini kurmadan önce, imgelemin sessizliğinde, aklın dinginliğinde beklemesini bilen yetkin gözlemci ne kadar nadirdir!" (Corvisart, 1808).
"Gözlemci.. doğayı okur, deney yapan onu sorgular." (Roucher-Deratte, 1807).
"Bu ölçü içinde, gözlem ve deney birbirlerini dışlamadan karşıttırlar."
"Gözlemle deneyi birbirine karıştırmamak gerekir; deney netice ya da sonuçtur; gözlem araç ya da nedendir; gözlem doğal olarak deneye götürür."
"Yaşam yaşamsızlığa direnen işlevler bütünüdür." (Buisson, 1902).
"Hastalık, kendine özgü ortaya çıkma biçimleri, kök salması ve ayrıcalıklı büyüme bölgeleri olan organik geniş bir bitki örtüsü şeklini alır. Kendilerine özgü çizgilere ve alanlara göre organizmada uzamlaşan patolojik görüngüler, canlı süreçler tavrı gösterirler. Bunun doğurduğu iki sonuç vardır: Hastalık, bizzat yaşama bağlıdır, ondan beslenir ve "her şeyin birbirini izlediği, zincirlendiği, birbirine bağlandığı etkileşim uğraşına" katılır." (Bichat)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder