11 Şubat 2016 Perşembe
Sherlock Holmes Gibi Düşünmek
Çok iddialı ve davetkar bir başlık. Tabi mesajı alıp hemen okumaya başladım. Biraz uzun sürdü ama, terk etmemek çok iyi olmuş. Bütün bir kitap şunu vurguluyor: Dikkat. Çok önemli ve dikkatin sürmesini sağlamak için çaba harcamak lazım.
Neye dikkat ederiz? Önemsediğimiz şeye.
Holmes bu konunun neresinde? Holmes ve ortağı Watson, bizim her birimizde var olan iki sisteme isim veriyorlar. Kendi tutumlarımızı, onların tiplemeleriyle isimlendirmiş oluyoruz. Holmes sistemimiz var ve aynı zamanda Watson sistemimiz de var. Biz hangi sistemin başat olmasına müsaade edersek, o öncü olup davranışlarımızı belirler.
Yaptığımız işe dikkatle yaklaşıyorsak, o an aktif olan sistemimiz Holmes sistemi. Eğer yoğunlaşmamış, odaklanmamışsak Watson sistemimiz direksiyonda.
William James şöyle demiş: "Dağılan dikkati bilinçli bir şekilde, üst üste defalarca toparlayabilme kabiliyeti, muhakeme, karakter ve iradenin temelidir. Bu kabiliyeti geliştirmeye yarayan eğitim, mükemmel eğitimdir."
"Çocukken hepimiz fevkalade uyanığızdır. Çünkü aynı anda hem motive, hem de kendimizi vermiş durumdayızdır."
"Hiç birimizin beyni Holmes gibi düşünmeye doğuştan hazır değil. Fakat öte yandan, yeni düşünce alışkanlıkları, hem öğrenilebilen, hem de uygulanabilen bir şey."
"Watson Sistemi'nden Holmes Sistemi'nin kurallarına dayalı bir düşünme biçimine geçmek için farkındalık artı motivasyon lazım (Ve bir de bol bol egzersiz). "
"Hafızamız bile motive olup olmadığımızın farkındadır: Anının oluştuğu sırada motiveysek, onu çok daha iyi hatırlarız. Buna motive kodlama denir."
Beyinde bize yardım eden bilgilerin depolandığı yere beynin çatı katı deniyor bu kitapta. "Bir şey gördüğümüzde, bu, ilk önce beyin tarafından kodlanır ve ardından hipokampüste depo edilir. Hipokampüsü, çatı katının giriş noktası olarak hayal edin. Bir daha ihtiyacınız olacak mı, olmayacak mı bilmeden her şeyi öylece bıraktığınız ilk yer burası. Sizin önemli bulduğunuz ya da beyninizin geçmiş deneyim ve direktiflere bağlı olarak bir şekilde saklamaya değer gördüğü şeyler de, bu çatı katının içinde özel bir dosyaya konup, özel bir kutunun içine kaldırılacak. Yani beyin korteksinde belirli bir kompartımana yerleştirilecek; burası sizin çatı katınızdaki depo alanının esas kısmı, uzun süreli hafızanız. Buna konsolidasyon diyoruz. Depoladığınız belirli bir anıdan tekrar faydalanmak istediğinizde, zihniniz doğru dosyayı bulup içinden anıyı çıkarıyor. Bazen arada yanındaki dosyayı da çekip, kutunun içindekileri ya da yanında ne varsa hepsini aktive ediyor. Buna da çağrışımsal aktivasyon diyoruz. Bazen dosya elimizden kayıyor ve biz onu yerden kaldırıp da ışığa tutana kadar içine koyduğumuz bilgiler onu depoladığımız zamana göre değişmiş oluyor. Ve bazen siz bu değişimi fark etmeyebiliyorsunuz. Her halükarda, dosyaya bir bakıyorsunuz ve onunla alakalı yeni bir bilgi varsa, onu da içine ekliyorsunuz. Sonra da bu değişmiş haliyle tekrar yerine kaldırıyorsunuz. İşte bu aşamalara da sırasıyla geri alım ve tekrar konsolidasyon diyoruz."
"Günü geldiğinde hafızanıza yerleştirdiğiniz anının birebir aynısını geri alacağınızı sanıyorsanız, yanılıyorsunuz. İçine kondukları kutunun her hareketiyle içeriğin de yeri değişir, tipi değişir ve yeni bir form alır."
"Bir şeyi yeteri kadar uzun süre unutursanız, onu bir daha hatırlamaya çalıştığınızda tamamen kaybolup gitmiş olabilir. Ama hala çatı katında bir yerde, buna emin olabilirsiniz."
"Dünyanın elekten geçirilmemiş bir halde öylece beynimizin çatı katına hücum etmesine izin verip önüne çıkan her veriyle ya da ilgi alanımız veya o anki alakamız doğrultusunda doğal olarak bize cazip gelen her şeyle çatımızın içini doldurmak aslında çok kolay. Standart sistem modumuzda, yani Watson Sistemi'ndeyken, depolayacağımız anıları "seçmeyiz." Onlar kendi kendilerini depolarlar."
Şu çok güzel ve öz:
"Bildiğimiz her şey, yeri geldiğinde hatırladıklarımızla sınırlıdır. Diğer bir deyişle, ihtiyacımız olduğu anda hatırlayamadıktan sonra, dünyanın bilgisine de sahip olsak, bize fayda etmez."
"Alakadar ve motive olduğumuz zamanlarda daha iyi hatırlarız."
Şu da üzerinde düşünmeye değer:
"Davranışlarımızın nedeninin farkına vardığımızda, o nedenin üzerimizdeki etkisi sona erer."
"Fikirlerin etkileşimi ve bilginin değişik açılardan değerlendirilmesi genelde sıradışı bir merakın neticesidir."
Bazen kafamızın neden karıştığını şu açıklıyor olabilir mi?
"Olasılığa dayalı muhakeme sol yarımkürede lokalize olmuş gibi dururken, tümdengelim daha çok sağ yarımkürede aktif olan bir işlem."
"Dişe dokunur bir iş başardığımızı sandığımız anda, beynimizdeki Watson'un şöyle bir dinlenip, büyük başarısından ötürü kendini mükafatlandırmaktan daha çok hoşuna gidecek bir şey yoktur. Zira asıl amacınıza ulaştıktan sonra niye kendinizi yorup daha fazla ileri gidesiniz ki?"
"İnsan öğreniminin en büyük tetikleyicisi, ödül beklentisi hatası olarak bilinen RPE (Reward Prediction Error)'dir."
"Ama derken her şey bir anda duruverir. Yolda bir yere çarpmadan araba kullandığıma şaşırmam. Klavye kullanırken yazım hatası yapmadığıma şaşırmam. Zaten en başından bunu yapabileceğimi biliyorum. Bu yüzden RPE de yok. RPE yoksa dopamin de yok. Keyif de. Daha fazlasını öğrenme isteği de. Hem nörolojik hem de bilinç düzeyinde uygun bir seviyeye gelmişiz ve bilmemiz gereken her şeyi öğrendiğimize karar vermişiz."
"Bize bir şey yapmakla hiçbir şey yapmamak arasında bir tercih yapma hakkı verildiğinde, hiç bir şeyi seçiyoruz- ve bunun aslında bir şey yapmak olduğunu unutuyoruz."
"Ne kadar iyiysek, ne kadar iyileşmişsek, ne kadar çok öğrenmişsek, artık dinlenme arzusu da o kadar güçlü oluyor. Bir şekilde bunu hak etmişiz gibi hissediyoruz. Halbuki bu kendimize yapabileceğimiz en büyük kötülük, ama fark edemiyoruz."
"Alışkanlık faydalıdır. Öte yandan, alışkanlık dediğimiz olguyla dikkatsizlik arasında son derece ince bir çizgi vardır."
"Kendinize yapabileceğiniz en büyük iyilik, ister atalet, ister aşırı özgüven yüzünden olsun, öyle ya da böyle, bir noktada çuvallayacağınızı bilmek ve öğrenmeye devam etmektir."
"Psikolog Jonathan Haidt: "Kendi inançlarımıza meydan okuyan kanıtlar aramakta çok beceriksiziz ama çok şükür ki, biz nasıl başarılı bir şekilde başkalarının inançlarında hata bulabiliyorsak, başkaları da aynı iyiliği bize yapıyor."
Kaydol:
Yorumlar (Atom)
